1 Ocak 2015 Perşembe

Su birikintileri arabaların asfaltta yüzdüğü görüntüsünü uyandırdı birden zihnimde. İnsanlarsa suyun üstünde yürüyor gibi. sanki hiç bitmeyecek yağmurlu günlerin ilk günü gibi henüz içinde olmadığım şehirdeyim. hayalini kurduğum, ama bir türlü benim olmayanı tam da ortasından yakaladım sonunda. Bir rüyaya ortasından dalmak gibi şu an benim için bu an. Asla eskisi gibi olmayacağım için mutluluktan uçuyorum, bir şekilde de bu eski halimin son anlarının tadını çıkarmaya çalışıyorum. bir ipin en ucundayım, diğer taraftan bir yolun en sonunda. Yaşamın ne olduğunu düşünüyorum bu sefer daha büyük bir belediyenin daha büyük bir otobüsünde, omzumu yağmur yağan otobüs camına yaslamış üç yaşındaki çocuğun meraklı içgüdüsüyle etrafı anlamaya çalışıyorum. Daha fazla insan var; bunun anlamı etrafımda daha fazla bilgi var. Bu bilgi akışı o kadar yoğun ki benim için; bunu anlayamazsınız. Ben anlatamam. Size buna ne kadar acıktığımı anlatamam, ama bu bilgi akışı anlamsız da geliyor bir yandan, bağlantısız, bolca sanrılı... Bu durumu karışık hale getiriyor, bir iki durak, bu karmaşıklığın nedeni üzerinde düşünüyorum. Öyle ki belki de ilk defa başım ağrıyor düşünmekten, bu ağrı beni heyecanlandırıyor adeta içine çekiyor beni. Bu kadar uyumsuzluğun arasında bu kadar çok bilgi ile bu başımdaki ağrı arasındaki uyum beni mutlu ediyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder