27 Mart 2010 Cumartesi

Hasret..

uçurtmalık rüzgarlara hasret..
geçer zaman..
zaman..
geçer..
rüzgarlar uçurtmalara hasret belki de..
----------------------------------------------------
yıldızlara hasret..
onlar ki komşularımız bizim beton duvarlar ardındaki...
yalnız hissetmiyoruz çok şükür geceleri.
yıldızların yağmurları gönderdiğine inandığımızdan..
-----------------------------------------------------
yeşile hasret..
o kadar özlemişiz ki..
nefes darlığı herbirimizde..
suçu yok ki betonun yeşilden öte..
-----------------------------------------------------
maviye hasret..
her geçen gemiye şükürler olsun..
mavinin her tonunu öğreniyoruz yavaş yavaş..
maviyi unuttuk..
şükürler olsun...
------------------------------------------------------
sessizliğe hasret...
tamam kaos olmasın demiyorum..
ama iki dakika bi susun ya..
------------------------------------------------------
sevgiliye hasret..
sevgili mi dedim?..
pardon yanlış söylemişim..
------------------------------------------------------
kavuşmaya hasret..
uzak gözüküyor şimdi bütün kavuşmalar..
ama gözüküyor..

-----------------------------------------------------

-----------------------------------------------------

25 Mart 2010 Perşembe

...Not...

Bir sivil toplum kuruluşu bir sivil toplum kuruluşundan, bir mahkeme bir mahkemeden, bir insan bir insandan, daha azı ya da daha çoğu değildir. aksini düşünürseniz, sorunlara ilişkin bulacağınız çözüm önerileri hukuk dışı olur..

18 Mart 2010 Perşembe

doğ..

delicesine koşuyordu.. güneşli fakat suğuk bir mart gündüzünün akşamına henüz girilmişti.. sahilin kıyısından, insan kalabalığının arasından olabildiğince hızlı, adeta kaçarcasına koşuyordu.. etrafındaki insanlar bu garip koşuşu garipsiyor gibiydiler.. mini etekli bir kız yanından koşup giden çocuğun onun yüzüne bile bakmamasından alınmış olacak ki- neden alınsındı ki ama alınmıştı işte bal gibi- kötü bir bakış attı.. cocuğun umrunda bile değildi bu bakışlar.. o sadece koşuyordu.. kadıköy rıhtımı hızlıca biryerlere koşan bu çocuğu izliyordu.. kim bilir belki de birşeylerden kaçıyordu..

delicesine koşuyordu.. gitgide simitçinin bakışlarının takibiyle bir otobuse bindi.. yetişmeye çalıştığı o otobüsmüydü yoksa rastgele mi binmişti bilinmez ama rıhtım cocuk otobuse biner binmez eski yaşamına döndü.. ilk bulduğu koltuğa oturdu.. otobusun gittiği yönün tersine bakan, bazılarımızın oturmaktan hoşlanmadığı koltuklardan bir koltuk bulmuştu.. bu tersliği umursamadığı kesindi.. hangi tersliği umursamıştı ki hayatı boyunca... -ki hayat dediği 19 yıl ve 20 saatten ibaretti-

nefes nefeseydi.. hızlı nefes alması otobüstekilerin bir kısmının ilgisini çekti.. özellikle yanyana ve karşılıklı oturdukları 3 kişinin.. yanında kendi yaşlarında bir cocuk oturuyordu.. karşısında genç bir kız ve genç bir teyze oturuyordu.. etrafındaki bakışlar normal değildi.. çocuk da normal değildi zaten..

çocuk iki nefes daha aldıktan sonra karşısında oturan teyzeye 'bugün benim doğum günüm de!' dedi.. içindeki heyecan ses tonundan anlaşılıyordu.. teyze başta ilgilenmedi tabiki.. cocuk ve kız da kulaklıklarından ötürü olanlardan habersizdi.. hatta kız cocugun onu farklı bir gözle süzdüğünü düşünüyor bile olabilirdi..

durdu durdu ve devam etti.. nefesi yerine gelmeye başlamıştı.. gittikce ses tonunu bir tazelik ve samimiyet kaplamaya başladı..
'mart.. martın 19 u.. bu yıl 19umu dolduruyorum efenim..! düşünsenize 19 yıll.. insan büyüdükçe yılların çokluğunu umursamaya da başlıyor.. yaşlandığımı falan söylemiyorum.. ama yaşlı biri kadar fırsat kaçırmışımdır bunca sene de.. bi bakıma yaşlıyım yani..

efenim.. mart.. martın 19'u.. balık burcunun sondan 2.gunune tekabül ediyo.. e dolayısıyla pek ince düşünürüm.. pek de duygusalımdır.. bu dünyaya göre değilim anlıycağınız.. yüce venüs adına.. düşünsenize efenim 2 gün sonra doğmuş olsaydım koç burcu olacaktım.. düşünsenize.. sabırsız.. fazla meraklı.. bencil.. 2 gün neyleri değiştiriyor bu dünyada değilmi efenim..

yani efenim.. iyisimi kendinizi sevin.. mart'ın 19'u nu 20sinden ayıran bi fark var benim için.. 20 yi 21den yok.. sizin için var mı efenim?.. yok değilmi efenim.. 19 yıl 20 saat efenim.. hayat zor efenim.. hayat zor.. yine de iyiki doğmuşuz.. yaşlandıkça bunu daha iyi anlamalı insan ki hayatın bi değeri olsun.. şükürler olsun ki ben bunu 19 yıl 20 saat sonra anladım.. siz biliyormuydunuz?'

teyze çocuğa gercekten cok garip bir bakış attı.. soylediklerinden hiçbirşey anlamamıştı.. anlasa ne olacaktı ki.. 'iyi ki doğdun evladım' deyip yüzünü çevirdi.. zaten çocuk da anlaması için söylememişti..

16 Mart 2010 Salı

çık..

çık saklandığın yerden..
muhtaciyetinden kurtulursun belki deva olmakla..
ihtiyaçlarından arınırsan, hatırlarsın belki iyi bir insan olduğunu

hadi çık saklandığın yerden..
yukarından ötesini sorgula.. eskisi gibi..
yol aç arkandan gelenlere, hep istediğin gibi,
sen ol, hadi çık saklandığın yerden,
şimdiki zaman olamasanda gelecek ol. eskisi gibi..

8 Mart 2010 Pazartesi

kadın olmamamızdan...

.
ki gömüldükleri topraklarda çiçekler ayrı güzel açarlar..
hayat verdiklerii her canlı için..
bir çiçek..
hayatta kalmasını sağladıklarıı her canlı için..
bir çiçek..
döktüğü her gözyaşı için..
yaban bir ot..
her damla için..
içine ateş düşürdükleri her kalp için,
bir yağmur damlası..
kardeş.. hayat fani....
hayat kadınlara bile fani..
bu dünya kadını öldürecek kadar cani..
yine de gömüldükleri topraklarda çiçekler ayrı güzel açarlar..
onlar ki ölüleri bile güzelleştirir dünyayı..
olsun be kardeş.. hayat güzel.. dünya güzel..
kadınlar güzel..kadın olmamamızdan..!

7 Mart 2010 Pazar

bir delinin günlüğü..

CAST

güneşin yakmaması için ayın karanlık yüzünde yaşayan adam

uçurtmayı uçuramayan uçurtmacı

gemisini karadan götürmeye çalışan kaptan

sınırdışı edilen özgür çocuk

nobeli kabul etmeyen dahi

mutlu insan

mutsuz insan

oksijenle kafayı bulan insanoğlu

and

İstanbul..















delinin günlüğü..

farketmediğimi mi sanıyorsun? bir sokaktan yürüken ya yüz metre arkamdasın.. ya da bir sokak altımda.. kendine karşı kaldırımdan yürüyen insan mumalesei yapmaktan bu kadar mı hoşnutsun peki? şemsiyesinin altında kim olduğunun farkında olmayan ve kim oldukları umurumda olmayan insanlardan farksız olmaya başlayacaksın yavaş yavaş.. ya bırak peşimi..! ne istiyorsun benden? hatamı kolluyorsun.. küçük bir hata yapınca ben, tepeme çullanacaksın.. oysa şunu bilmelisin daha fazla hata yapamam ben.. bütün hatalarımı tükettim.. yalvarırım bırak peşimi.. nabzını duymak zarar vermeye başladı.. nefesinin kokusu ayrı iğrenç.. ne istiyorsun benden.. hatamı kolluyorsun..
peki neden? ne yaptım ki ben sana.. biliyorum takip ediyorsun beni.. hadi çık karşıma.. yüzleşelim.. peki ben de seni takip etmeye başladığım zaman n'olcak?