19 Mart 2016 Cumartesi

KİŞİ- Meraba... yine bir şeylerin sonlarındayız. yolculuğumuzun tam da bu aşamasında, suçu tanrılara atmanın anlamsızlığını öğreneceğiz. Oysa ki onlardan nefret etmemize onların var olduğunu kabul etmemiz de dahildi. küfürler edip, içimizi rahatlatmaktan başka bir işe yaramayan bu sürecin sonunda yine başımıza çok boktan şeyler geldi. bu boktanlık içerisinde dua ederken -şuna biz "neticei talep" diyelim, dua çok teoloji kokuyor- istediğimiz şeylerin ne zaman gerçekleşmesini istediğimizi de söylememiz gerekiyor.  hal o ki tanrılar ebedi  yani "zamansız" olduklarından "hemen" kelimesinden pek bir şey anlamıyorlar. sonra sınavlarla ödüller karışınca iş boka sarıyor. hatta ödülün kendisi bir sınav halini alıyor. "ödevlerini yaparsan iyi not alırsın" veya adam smith'in klasik "para-çokomel" takasları tersine dönüyor. önce iyi notlar alıp, ders çalışmayı taksitlere bölmeye filan çalışıp, kendimizi kredi kartı borcu batağında bulabiliyoruz. halbuki başka bir oyunun sahne arkasında bulunan bir silah, gelip izlediğin oyunda senin yüzüne doğrultuyor. Hanımlar beyler, biliyorsunuz ki bu sahnede bir silah varsa o silah muhakkak patlayacaktır.

(cebindeki silahı çıkarır ve seyircilere doğrultur.)

Aramızda silahın patlamasını isteyenler var mı?-tehditvari hareketlerle, ortamı olabildiğince germeye çalışarak- bakın bu silah elbet patlıycak. gelin en az zararla çıkalım bu işten. söyleyin bana bu silahın patlamasını isteyen var mı? Hanımefendi siz? sanki kocanızdan nefret ediyormuş gibi duruyorsunuz. sizi bu dertten kurtarabilirim.

-silahı havaya doğrultur, bir tane havaya sıkar,. ardından az önce silah doğrulttuğu kadına dönerek-

Tanıdığım iyi bir boşanma avukatı var. size telefon numarasını verebilirim. 

-sahnede dolaşmaya başlar, anlatacak bi derdi vardır-

hayat bize hep kurallar dayatıyor, kuralların gerçeklikle ilişkisini kurmadan o kurallara uymak, onlara göre hareket etmek zorunda kalıyoruz. bir süre sonra bu kurallar bizim gerçekliğimiz oluyor. Örneğin, bir silah var, sahnede. dolayısıyla bu silah elbet patlayacak, bu fikri gerçek kabul edip ardından oyundaki hangi karakterin öleceğini düşünmeye başlıyoruz. Oysa gördünüz, silah varsa ölüm vardır veya olacaktır demek, bu tip toptancı kabuller bizi bu hale getiriyor. toptancı.

-Sahnede bulunan fırına doğru ilerleyerek-

Şimdi burada fırın var diye ben size kurabiye pişirecek miyim? sanıyorsunuz.- o sırada kurabiye hamurlarını tepsiye dizmeye başlar-