24 Ocak 2014 Cuma

nerede kalmıştık

Hep çok konuştuğumdan yoruldum. Düşünmekse benim için nefes almak gibi bir şeydi.
Oysa şimdi geçmişe bakıyorum, zamanı düşünmüşüm, iyi bir insan olmayı düşünmüşüm,
her şeyin içinde kaybolmamayı denemişim;

Nefesim tükendiği anda, filmlerden aklımda kalan bir rastlantı;
yağmur yağmış, ıslanmaya başlamışım,
biraz mutsuz sona sevinirken, yağmur dinmiş;
söylenceye göre bana ayağa kalkmayı öğütlemiş...

O gün bu gündür sormuşum nerede kalmıştık?
ertesi gün yine sormuşum; nerede kalmıştık?

kendimi nerede bırakmıştım, beni nerede unutmuştunuz?
hatırlasanız geçen zamanın bir anlamı olur mu?
sormuşum, soruyorum!

En çok anı biriktirememekten yakınmışım,
oysa ben her seferinde demiş idim;
sıfır noktasından, en başından diye.
Halbuki her dediğimde;
biraz daha üstten,
daha ortadan,
daha adil,
herkese karşı,
ama kendime değil!

Bencil olmam bundanmış, öyle dedi bizim sokaktaki tospağ,
Der ki, beklermişim onun gibi ben de bir gün parçalarıma ayrılmayı,
o gün sevemediğim insanların hepsinin benim için ağlamasını dilermişim.

Hep çok konuştuğumdan yoruldum; düşünmekse bana artık çok uzak .
susmalı belki, biraz daha etrafa bakmalı,
ama bu sefer daha dikkatli,
bir sonraki yağmura kadar daha temkinli,

belki üzülebilir sonunda uçurtmacı mutsuz sonlara,
belki son kez sorabilir bir gün;
nerede kalmıştık?

18 Ocak 2014 Cumartesi

Şimdi siz ne güzel uyuyorsunuzdur, kokunuz ne güzel siniyordur yastığınıza;
Rüyanızda doğmamış çocuğunuz gülümsüyordur size,
çünkü uykuya dalmadan önce hayalini kurmuşsunuzdur
bir çocuğun akan göz yaşlarını dindirmenin.

O çocuğun duasıyla uyanacaksınız,
yüzünüzü yıkarken yüreğini göreceksiniz,
gardrobunuz o kokacak,
uyku sersemi bir oyuncağa basacaksınız,
kalbiniz biraz acıyacak.

siz, vapurda küçük bir çocuğu seveceksiniz gözlerinizle,
o martılara bakıyor olacak, martıları kıskanacaksınız;
belki size gülümsediğini zannedeceksiniz,
içiniz titreyecek. Tanrıya tekrar inanacaksınız.

Ama şimdi uyuyun,
Siz ne güzel uyuyorsunuzdur, kokunuz; ne güzel siniyordur yastığınıza...