30 Ocak 2011 Pazar

Bekle!
sakla biraz daha, biriktir gözyaşlarını!
erken henüz daha onları dökmek için.
İçindeki bu kaybetme çabası niye?
devam et böyle!
sen!
devam ettikçe böyle,
sakladıkça hüzünlerini içinde,
kazanmak!!
hep duracak bir yerlerde!

25 Ocak 2011 Salı

!

söyleyecek şeyleri olan insanlar,
hep bir ağızdan konuşmasa,
bilseler dinlemeyi...
çobanlarımız da daha bir adam olur!

22 Ocak 2011 Cumartesi

Kazan.. kazı!

geçmişte bıraktıklarımızı nasıl hatırlayacağız?
geçmişi, bıraktık mı?
sürekli birkaç çift el aşağıya mı çekecek bizi,
biz yukarı tırmanırken..
ya da itecek mi?

kazan.. kazı!
kazan.. kazı!

'yarın yok'
madem,

dünü farkedemeden,
yarını hükmetme çabası,
yani bugün..
yarından önceki gün yani,
yani,
kaybettiğim günlerden sonra,
bıraktıklarımdan,
dünden sonra..
bugün..

ters çevirsek zamanı,
daha mutlu ölür müydük?

Kazan.. kazı!
Kazan.. kazı!

..

Diyorum ki,
ya da demiyorum..
vuruyorum, kırıyorum, okuyorum,
çığırıyorum ki,
evet, çığırıyorum...
ve ben çığlık da atıyorum bazen..
deli olmadığımı bil diye söylüyorum sadece,
ve bil ki,
-farkında olduğun birçok şey gibi-
adını bildiğin gibi mesela,
En az benim kadar delisin.
ama şunu da bil,
Ben deli değilim!

17 Ocak 2011 Pazartesi

kitap

yazdıklarımız..
söylediklerimizdir bir yerde,
benim yazdıklarım,
geniş zamanlarda söylediklerimdir...

bir kitap olsa yazdıklarımız,
bugünlerde bir kitapçının rafında dursa öylece,
kimse almasa ama,
şöyle güzel bi kapak da uydurursak,
bir de fiyakalı bi isim tabii ki,
ama almasa da kimse,
arada geçerken, gezerken rafları,
bir el değse, güzel bi kadının,
ya da dünyayı umursamayan bir genç daha bir tercihimdir..
ama tanımasın bizi,
içindeki sayfalardan birinde,
bir satırımızı okusa,
belki birkaçını..
fiyatına bakmadan mı koyardı yerine,
kitabımızı?


15 Ocak 2011 Cumartesi

güneşe kadar..

kaygısızca,
beş yaşında gibi,
kendimde gibi daha çok,
çocuk gibi,
özlemişim...

güneşe kadar!

14 Ocak 2011 Cuma

Sokak sokak ezberleyemem ya,
geçtiğim yolları..
kedilerinden tanırım...

9 Ocak 2011 Pazar

saat kaç?

Geç, kalınmışlıklar üzerinedir,geçlik,
yani gençlik,
yetişme çabaları üzerinedir,
doğru zamanda,
doğru yaşta olmadık ya hiçbir zaman!
geç kaldık ya da,
ya da erkenci miyiz bugün?

''saat kaç?''

yarına olan umursamazlığımız bugüne mi vurdu?
değiştiremeyeceksek şu anın vaktini,
kayıp giden zamana olan alakamız mıdır bizi oyalayan?

mesela,
yarın hangi gün diye soruyorsan,
bugünün ne olduğunu hiçbir zaman bilemedin!
andan anı çalmaya olan umursamazlığımız,
bir yerde,
bir zamanda,
mütemadiyen,
unutulacağımız
ve bugün..
ve yarın..

ve mezarlıklarımız tabii ki,
kafatası üstünde kafatası,
kemik üstünde bir başka kemik,
farklı zamanlar,
farklı hayatlardan,

ve mezarlarımız,
biz öldüğümüzde,
altımızdaki kemiklerin anılarının üstüne çökecek,
kemiklerimiz...

yarına olan umursamazlığımız,
bugüne vurdu!

Saat kaç?