18 Aralık 2013 Çarşamba

Ay ışığını görebildiğin ilk yerde dur!
bak biraz ve nefes al derince...
Dinle, yaprakların hışırtısı ilişecek iliklerine..
Hatırla, en son ne zaman nefes almıştın?

Kendini kaybettiğin yere git!
Çünkü oradasın, duruyorsun hala...
Ne duruyorsun yürü, geç kaldın hayata!

Zaman hayat gibi değil, net ve kısa!

1 Aralık 2013 Pazar

2. Gün:

İnsan ilk gün de işe gitmez mi canım?

Hastayım dedim. biraz üşüttüm. Otobüs gelmeyince, dedim. üşüttüm, düşünürken... düşündüğümü içimden söyledim. İş gören ile iş veren olmak arasındaki en ince çizgidir düşünmek. Çünkü, düşünüyorsan eğer ya iş verensindir, ya da işsizsindir. İşsiz adam düşünür. İşi olan adam, iş görür. Ki hepimiz biliriz, zaten bu yüzden bir işi vardır.

Ya ben, dedim kendi kendime? düşündüğümü kimseye söylemeli miyim. Desem ki patrona" pardon patron, dün üşüttüğümden değil, düşündüğümden işe gelemedim." Patron inanır mı? Patron inanmaz. onlar hiç bir şeye inanmaz. hiyerarşide tepeye çıktıkça, inanma katsayıları azalır patronların. Patron, inanmayacaksa, işe gitmenin ne alemi var derim, otobüs beklerim daha iyi derim. Bugün de gitmem işe... Neden gelmedin derseler, söyleseydim de inanmazsınız derim. Ama yine de inandırıcılık açısından bugün de otobüsü beklerim. Gelse de beklerim, gelmese de... otobüs gelir, olsun ben yine de beklerim...

26 Kasım 2013 Salı

Otobüs Bekleyen adam

1. Gün

Kravat bağlamak zor iştir. Adamın işinin ilk gününün en zor işidir. Asansörde herkesle selamlaşma zorunluluğundan bile daha zor bir iştir hem de. Her yeni işimin her ilk gününde bu çileyi çekmek zorunda kalmak benim için ayrı bir iştir.

Sabahın 7 sinde kalkan beyaz gömlekli lacivert kravatlı adam: BEN!  Her sabah olduğu gibi yine sabahın köründe yola çıkılan sabahların ilk sabahı bugün. En idealist tarafımdan kalkıp, en bakımlı suratıma büründüm. Halbuki uzaktan baksanız traş oldu demezsiniz. Belki biraz kravatı düzgün. O kadar...

Traş olmayı öğrenebildiğim gün onlar gibi olmayı da öğreneceğim. Onlar kim? İşte onlar... Ne düşünürler? Nasıl Katlanırlar? Neyin hayalini kurarlar? Bense burada beklerken otobüsün gelmemesini dilemekten başka kimim? Ne özelliğim var da, onlar gibi olabilirim.

Bir otobüs durağı ne vaadedebilir bir beyaz yakalıya? biraz beklemek vaadeder, ama eninde sonunda o otobüsün gelişini vaadeder. Kimi için mutlu son, benim için değil. Çünkü beklemek şu hayatta bildiğim en iyi iştir. Okula başladım, büyümeyi bekledim. Liseye gitmeyi bekledim, sonr üniversiteyi, sonra büyük adam olmayı hayal ederken, bir işimin olmasını bekledim, vizeleri bekledim, finalleri bekledim, sonra bir sonraki vizeler derken, mezun oldum işim oldu, şimdiyse otobüs bekliyorum. Birileri benim askerliğimi bekliyor, başka konu. Ama ben, beklemiyorum! Bu da başka bir konu. Herkes dursun! ben otobüs bekliyorum. O otobüs, bugün, gelse de gelmeyecek. Kararım kesindir. İşe de gidilmeyecek. Otobüs gelmedi derim. Yarın gelirim derim. otobüs gelirse gelirim. Ama yarında gelmesin otobüs. Gelmeyecek, yarın da... Gelse de gelmeyecek. Ben  o otobüsü bekleyeceğim. Gelir gelmez, ayrı konu. Benim işe gitmek sorumluluğumsa, ve o işe gitmek için, otobüse binmem, ve otobüse binmem için durakta beklemem gerekiyorsa; bu benim tek sorumluluğumsa yani, ben de beklerim. Sorumluluklarımı bilen biriyim! Gelse de beklerim, gelmese de... İşe neden gelmedin derseler, otobüs gelmedi derim.






23 Eylül 2013 Pazartesi

Baktım,
Hapishanenin dış duvarına biri Umut yazmış 4 harfle...
Sonra ertesi akşam altına birisi kedi yazmış,
şimdi bir kedi bakıyor duvara,
çok belli, kendinden bir şeyler arıyor...

19 Temmuz 2013 Cuma

Bir anda uyanabilirsiniz uykunuzdan,
hem de uyuduğunuz yerde değil,
Belki de ne zaman uyuduğunuzu bile hatırlamayarak!

Bir anda ölebilirsiniz yaşamınızdan.
bir anda, yalan söyleyebilirsiniz.
ayağınız kayabilir, bir anda.
düşünce, bir daha hiçbir zaman ayağa kalkamayabilir,
belki kalkmak istemeyebilirsiniz.

durabilirsiniz bir anda, hızlıca yürürken,
kendi kendinize konuşmaya başlayabilirsiniz bir anda.
Belki bugüne kadar hep kendi kendinize konuştunuz.
Belki hep sustunuz.

Bir anda sevdiğiniz kıza açılmışlığınız olmuştur,
büyük ihtimal olmamıştır.
bu yüzden büyük ihtimal yalnızsınız, belki de değilsiniz.
Belki işsizsiniz, büyük ihtimal değilsinizdir.
1/8 İstanbuldasınız, çok büyük ihtimal bu satırları okumadınız.
küçük bi ihtimal de olsa bunlar satır değil mısralar...

Evet! bir anda hayatta hiçbir şeyin kesin olmadığına karar verdiniz.
Ve Belki de bu benim yüzümden oldu.

7 Temmuz 2013 Pazar

eğer ki merak ettiyseniz...

Fiyatı kaç düş edecek adam olmamın?
"Sahibinden satılık çocukluk, az kullanılmış"
Kasıtsız hayalcilik, birinci elden.
ikinci el umut perverlik,
kasıntı geçmiş, eksik gelecek.
Kırık bir bugün.

Yarına en son baktığımda yirmibeş vardı geceyarısına.
bir kumsalda sabahlamayalı epey oldu.
Hayal kurmaya ise en son dün çalıştım.
Eğer ki merak ettiyseniz...

23 Haziran 2013 Pazar

çay kaşıklarından kule yapmak!

evet, nerede kalmıştık?
Nerede bırakmıştık,
Dönmedolap parkında birazımızı bırakmıştık,
Bizden hiç kalmayana kadar yürümüştük Kadıköye,
En son ayakkabılarımız Moda'da kaybolduğunda,
yeni doğuyordu Güneş,
bizse kanıksamıştık güneşin doğuşunu,
çay kaşıklarından kuleler yapıyorduk o sırada,
simit susamlarından yazılar yazıyorduk.
Kim?
Biz efendim biz,
ben, birazım ve artık çok daha azı.
gittikçe daha az...

18 Mart 2013 Pazartesi

Bir adamın üşümesi, gölgede yürüdüğünden...
Belki sadece yaşı bir büyüdüğünden.

Az önce kaçırılmış bir tren,
Sanki kaldırıma oturmuş bir adama el sallıyor.
Yakın-uzak-daha uzak- güneş batarken...

"bir tren daha kaçtı ya şimdi...
Bir sonraki tren daha yakın sanki"

İnsanların yaşları bir günde büyür. İki gün üst üste bir kişinin yaşının büyüdüğü görülmemiştir. 
İnsan bir günde doğar, bir günde ölür gibi,
Zaman oldu bittiye getirir,
yani insan kendi kendine büyümez,
zaman mı büyütür?

Uçurtmacı yine yeniden, en derindeki konunun en gereksiz sorusunda takılırken, 
birileri biryerde bir gün daha büyüdü. Kimini zaman büyüttü, kimini yaşam.

 


6 Şubat 2013 Çarşamba

kafamın 3 santim yanından geçen bira şişesinden sonra,
ölümden dönmekle, yeniden doğmak arası bir durumdayım.

Hayatınız bazen eli bıçaklı bir sarhoşun elinde olabilir.

5 dakika öncesine kadar kalan derslerinizi düşünüyor olabilirsiniz,belki eve giderken kaç ekmek almanız gerektiğinin derdindesiniz.
yaşam gündelik ya, ölüm de gündelik olabilir. bazen nefes alabiliyor olmayı piyango sayabilirsiniz.

ya ölümden döndüm, ya yeniden doğdum.


3 Ocak 2013 Perşembe

Dur bakalım!
Sen;
şiir okumayı unuttun.
Yazmak haddine mi?