İki çocuk koşarak gelmiş olmalarından nefes nefese kalmış birbirlerine heyecanla birşeyler anlatıyorlardı. O derecesine tatlılardı ki, ne konuştuklarını duymayı isterdiniz. Uçurtmacı da bu yüzden çocukların söylediklerine kulak kesildi ama konuştukları hiçbir şeyi anlamadı. Kürtçe konuştuklarını düşündü çocukların. Daha bir merak etti uçurtmacı ama ne kadar kulak kesilse de anlayamıyordu.
Çocuklardan biri, yanlarında oturanın kendileriyle ilgilendiğini anlamış olacak ki, uçurtmacıya dönerek;
değil mi abi? diye sordu. Uçurtmacı ne yapacağını şaşırdı. Eli ayağına dolandı, böyle bir şeyi beklemiyordu. Ama kendini biraz toparladıktan sonra, Haklısın kardeşim. dedi. Çocuklar gülümsediler. Uçurtmacı gülümsedi;
Ne yapıyorsunuz bu saatte yalnız başınıza? diye sordu.
Abi, biz çengelköyde oturuyoruz aslında. Gitar alcaktık, Unkapanı diye bir yer varmış. Oraya gitcektik ama bulamadık. Şimdi de geri dönüyoruz. Sen Unkapanı nerede biliyor musun abi?
Biliyorum tabii ki, keşke vapura binmeden önce karşılaşsaymışız, ben de gitar çalıyorum. Sizin için iyi bir gitar seçerdik beraber...
Yolculuk boyunca konuştular. Çocuklar İstanbulluymuş ama birinin ailesi Batman, diğerinin ki de Mardin'den göçmüşler. Uçurtmacı, onlara gitar öğrenirken ne yapmaları gerektiğini dili döndüğünce anlattı. Onlara ismini, telefon numarasını, hangi okula gittiğini yazan bir kağıt verdi. Eğer canınız aramak isterse arayın olur mu? dedi... Uçurtmacı der ki şimdilerde, aylar geçti ama bir kez bile aramadılar. Umarım en güzel gitarı alabilmiş, en iyi şekilde öğrenmeye başlamışlardır.
(Tamamen Yaşanmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder