9 Ağustos 2016 Salı

Ellerinden kanlar hala damlıyordu sanki yere adamın,
O eller belki bir toplumun elleriydi,
kanlarsa bir toplumun çocukluğunun.

O kanlara, o ellere ve o topluma rağmen,
adam masum olduğundan emindi:

"Şimdi sayın savcım, benim size diyeceklerim var.
Kredi borcum vardı, battım.
güzel günler de görmüşlüğüm vardır,
zamparalık da yaptım.
trilyonluk adamdım.

Görmedim savcım,
hani ben belki bugün onun mendil sattığı metro istasyonundan geçtim,
onu o zaman nasıl görmediysem,
bu sefer de görmedim."


Gecenin yarısı sokakta kalan  Suriyeli bir çocuk,
yolun karşısına geçerken
neden ışıklara uysun?
Hangi kural onun içinmiş ki sanki bugüne kadar,
kırmızı ışık onun için olsun?
Veya hangi ışıktan medet umsun?

"yine de kırmızı ışık olunca durulur" dedi savcı,
dilenci çocuğun ölüsüne seslenerek.
...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder