3 Haziran 2014 Salı

12a'daki kız

İstanbul'da toplu taşımanın tadı bir başkadır. Aslında daha çok toptan bir taşımadır, sabır tüketir, İstanbul'dan toptan taşınmaya yöneltir. Pılı pırtıyı toplayıp bırakıp gidesin gelir. Fakat ne mümkün, bilinir ki ortalama bir beyaz yakalı, hafif balık etli bir hatun olarak benim pılım pırtım benimle gelse de umutlar kalır. Bilinir. Ah İstanbul. Seni Çılgın. Sarışınlığımın bütün aptallığıyla sadece seninim. Sabahın köründe yaptığım bütün makyajlar senin için, bu parfümler senin için. Yakam: Beyaz daima. Gözümde gözlüğüm kolumda çantam, ceketim karizma: daima. Hem maaşım, hem kredi kartı borcum dolgun. Zengin koca mı lazım bana, belki biraz da olgun?

İşimde ilk gün değil, ama bugün de belki sonuncu gün. Kaç yıl oldu saymadım, kaç devir döndü bilmedim, kaç kez zam aldım, kaç hata yaptım, ne kadar değiştim, hiç bilmedim. Eskilerin en eskilerindeki çiçek çocuk ben, bu takım elbiseyi ne zaman geçirdim üstüme hiç bilmedim. Varsa oksa zengin koca, prim, kariyer derken muhtemeldir evde kalma. Beyaz yaka, daha çok para. eğ başı, yap işi, gel eve. uyu uyan makyaj yap. git işe gel işe. git zaman, git zaman... gidiyor zaman... gitti zaman...

İşte yine geldi 12A...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder